GİR
Kayıt
Yardım
DAHA FAZLA OYUN
icon of legally
Blackjack casino online game

Betmatik Cracow Monsters. istanbul avcılarda pansiyon fiyatları. istanbul avcılar pansiyonları. istanbul avcılarda otel pansiyonlar. istanbul avcılarda apart pansiyonlar. avcılarda pansiyon fiyatları. avcılarda pansiyonlar. avcılarda pansiyonlar sahibinden. avcılarda ucuz otel pansiyonlar. …

Daha fazla »
icon of safe
Jingle bingo casino sister sites

Kadın cezaevinde bazı yeni karakterler göze çarpmakla birlikte Gr. Dram , Savaş , Aksiyon. Merlin, İngiliz BBC One televizyonun da yayınlanan fantastik bir drama dizisidir. Türkiye'de Cnbc-e ekranlarında yayınlanıcaktır. Dizi, adından da anlaşılacağı üzere tarihin en . 1.308 kişinin favorisi. Aksiyon , Dram , Bilim Kurgu. Kanada, İrlanda. …

Daha fazla »
icon of profit
Same day payout casino uk

“Eşkıyalar, karakol komutanının oğlunu dağa kaldırmışlar; ne istedikleri henüz belli değil.” Dağdan gelip bağdakini kovmak: Daha sonradan geldiği bir yere ya da karıştığı bir işte eskiden beri bulunan bir kişinin yerini almaya çalışmak.“Şu densize bak hele, dağdan gelip bağdakini kovuyor!” Genişleyip yayılmak, gittikçe büyüyerek karışık bir durum almak. Eceli gelmek: Ölmek, sonu gelmek, yok oluş vakti gelmek.“Herkesin eceli gelecek ve bu dünyadan göçecek.” Eciş bücüş: Çarpuk çurpuk, eğri büğrü, düzgün yanı olmayan, çirkin bir biçim almış bulunan.“Eciş bücüş bir yazıyla karşılaşınca şaşırdı.” Eli ayağına dolaşmak: Falso vermek: Açık vermek veya kusurlu bir durumu olmak, kusuru açığa çıkmak. “Eninde sonunda bir falso verir demedim mi?” Farkına varmak: Gözüne çarpmak, orada bulunduğunu anlamak, fark etmek.“O kalabalıkta senin farkına varacaklarını sanmıyorum.” Gaflet basmak: Uykusu gelmek.“Siz konuşurken beni bir gaflet bastı ki hiç sorma, sizin konuştuklarınızı anladım diyemem.” Gam yememek: Kaygılanmamak, tasa etmemek, üzülmemek.“Seni bir kez daha gördüm ya, artık gam yemem.” Gâvur etmek: Boşuna harcamak, işe yaramaz duruma getirmek, yerinde harcamamak.“Onca parayı bu eve verip gâvur etti.” Habbeyi kubbe yapmak: Önemsiz, küçük bir şeyi büyütüp mesele çıkarmak.“Söyle ona, habbeyi kubbe yapıp durmasın, ne olmuş çocuk biraz geç kalmış da!” Ha bire: Durmadan, arka arkaya, sürekli olarak, ara vermeden.“Tarlada bir adam ha bire çalışıyordu.” Hesapsızca, düşüncesizce harcamak; malını, parasını ölçüsüzce, bol bol harcayıp tüketmek. Isıtıp ısıtıp önüne koymak: Daha önce meydana gelmiş bir olayı ya da bir işi bir düşünceyi yeniden, sık sık tekrarlamak. “Yıllar önce yaşanmış olayları neden ısıtıp ısıtıp önüme koyuyorsun anlamıyorum.” Iskartaya çıkarmak: İşi yaramaz, değersiz bularak bir yana atmak. “Beni hiç kimse ıskartaya çıkaramaz.” İcabına bakmak: 1. …

Daha fazla »